şiir ve kız
nakışına ahım değince
çözülür tenin
ömrünün yolları
önüme serilir
yarama tuz basar şiir
ayrılık çare değildir
yeni gelin türküsünde
gizlenir şiir
kınalı saçlarını savurur gelir
orada telaşsızdır gün
ve son bulur çilemiz
yalnızlık içimizdedir
özgürlük ve kız
uzak bir bakışın ardından
kesildi rüzgâr dörtnala
incindi ten okşayışla
erkeğin gövdesinde uyuyup
derisinde gezindi kuşku
okunmuş su dolu bir tasla akıttı kadın
çıplak esmer etindeki arzuyu
sokağa çıkma yalınayak
yaklaşma sonsuza
umutlanma sevdaya
kendine dönüştü kız her
kadına dönüştü
erkeğe düştü
2006 Eskişehir
ölüm ve kız
topraktaki ezginin peşindeydin
ovalara sinen yüklü bulut kokusu
usumun kıvrımında genişleyen serinlik
tanı beni öptüğün kadınlardan
sırdaşım yok canımın gurbetinde
yitirdiğim sesi duy kanatlarıyla yüzen
çamurlu yolları dargın bekleyiş
kızgın deniz katıksız okşayıştın
yoruldum akmasından suların
bembeyaz sayfa gibi yandığında
bir madenci feneri göçük altında
çaresiz ellerle bölüşmüştük acıyı
tek erkeğimdi babam kış günlerinin
umutsuz yağmuruna soran bir yüz
var mıydı çocukluğum
gözyaşlarından çocuk
köyler yollar şehirler yaptı
ağacın kitabın insanın
canına kıyılmadığı
aşkın ateş yüzünde kaza süsü verilmiştin
sabırla tutuştu ormanın ilk ağacı
silah sesleri geçti geceden
özgürlüğe öldü dediler
ocak 2007
yağmur ve kız
zamanın kolları sıyrıldı geceden
saçını okşadığın kız
soyunup bedenini yağmur olunca
teninde gölgeydim ay ışığından
düşler bıraktık bizden sonraya
adımız hiç kimse yokuz şimdiden
damlayıp öncesinden başladı soyunmaya
hüzünlü bir kuş kondu geceden
eflatun sıcağına
ona döndüm korkumu öldüm dedi ben
gördün mü sesimi taradım renksiz
benmişim aynadaki kanıyorum derinden
dök yaralarımı kabukların acısın
çöz saçlarımı kokun salınsın
geçtiğin yollara kurban olunsun
eskidi koku kirle yıkandı eller
büyüdüğü kızı kadın yaptılar
kimim dedi ben neden burdayım
döktü çıplaklığını geceden
soyundu tenini zamana
yağmur oldu kız ölmeden
aralık 2006
Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder