düşün bittiği yer
selamımı iletti mi
kalabalığın gölgesinde uyuyan başıboş cadde
varlığın bilincine saplı rotasız vapur
içildikçe demlenmemiş çay
düştükçe yürümemiş çocuk
bir salkım üzüm
dişlenmiş erik
erken kalkan cenaze
nargile marpucunda üşüyen dudak
döl yatağında oğulsuz ana
eşkali yok bir yan kesici
yaz sıcağında dörtnala rüzgâr
üç günlük kedi yavrusu
yarım sönmüş sigara
sarıyağız delikanlı öfkesi
mahçup dillenmemiş yarası
hırsla kapanan tavla
kendine sapan sokak
soluğunla buğulanan gözleri yalnızlığın
bu kördövüş bu akıntı bu düzenbaz yakarış
zamanın ayak izlerini duymak yıllar önce
kendi içine ürpererek girmesi insanın
ağlayan bir çocuk bulması
can çekişen oyuncaklar arasında
düşün bittiği yerde
gözlerin mi her yerde
yüzün mü gerilmiş dört bir yanıma
elimi uzatınca suskunluğuna
nasıl böyle yalınkanat peşimde kuşlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder