yolculuklar ertesi
öptüğün kadınlardan ihanetler yapardın yaz günleri
telli duvaklı geçerdi yüzleri şiirlerinden
sevişip yeni ölmüş gibi bakardı her biri
yollarına, yaka paça ayrılık derlediğin akşamüstlerine
ne var ki bunda, ben de koşardım şehirleri
yağmur yağmur güzleri, küflü sevinçleri
takılıp okul bahçesinin yasaklı duruşuna
arkadaşlar toplardım, nasıldı renkleri
korkardım ağaçların köksüz bekleyişinden
ağlardım geceleri
hep böyle mi kanardın öptüğün kadınlardan
satır arasına bırakılmış yabancı bir sözcük gibi
hep mi böyle susardın yolculuklar ertesi
teninin kokusunda katılaşıp
biçimsizce eriyen yalnızlığın gibi
ne var ki bunda, ben de sevmezdim önemli günleri
aşk’ı alıp pencereden atardım, arkasından karanlığa sarkardım
yüzümü çize çize akan soluğunu duyardım
çerçevelere sığmadığın senleri bir bir
yırtardım geceleri
öptüğün kadınlara ne yaptıysan kendine de yapardın
yüzüne karışırdı yüzüm, bir suça eyvah gibi kaçardın
ne sabahtın ne çekimsiz zamanlardan arta kalandın
ne var ki bunda bunu ben de yapardım
alır öpüşlerini yerden bir güzel koklardım
sonra ver elini izmir, koy içine şu serinliği
unut bir yanılgıyı, üzülme diye
yurdumun jeopolitik ıssızlığına maviliğini
siren seslerini, sıkıyönetim ihlallerini, suya yazdığım şiirleri
saçardım geceleri
Şubat 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder