çağrı
seni çağırsam iskeleye yanaşan bir vapur olup
içinden çıksam izmir’in yırtılsam bakışından
yağmur yağmur koşsam her seher vakti
gelsem sesine konan martılara tutunsam
hangi gökyüzüne inanırdın hangi korkuluğa sarılırdın
hangi sevdaya hangi sabahtan arınmak için
seni çağırsam en karanlık sokağından istanbul’un
bıçaklanmış aşkı uğruna, fırlatılmış yoksulluğa
tütüne, şaraba, siyah yalanlara bulaşmış
gelsem uzak zamanlardan yarana tuz diye ağlasam
hangi şiirleri çağırırdın hangi mutlaklığı sorgulardın
hangi yalnızlığa hangi arafdan kurtulmak için
damla damla aksam her susuzluğa
gelsem dağ başlarından kuytu ovalardan
seni çağırsam gün aşırı değişen bir iklim olup
çocukluğundan yaratsam seni tertemiz bir aşkla
hangi sevincime inanırdın hangi ölüme sığınırdın
hangi tanrıya hangi günahtan arınmak için
Nilüfer ALTUNKAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder