29 Aralık 2010 Çarşamba

geniş zamanın hikâyesi

geniş zamanın hikâyesi

o puslu omzuna ne de yakışırdım
saçlarım bir dağ gibi susan
göğsünün rüzgârında

incecik dururdum kalabalığında
nerden bileceksin
sen tözden kalkıp ıssızlığa yürürdün

inancı biçimlerdi ellerin
bir huyu çekerdi dokusundan
geceye benzerdim

sözcüklerin bilincinde tutuşmaktı
bu kuytu yolculuk
ah nasıl da anlardım

uzak bir bakışınla aralanırdım
sızıdan kurgulanarak
hızını beklediğim o çıplak renge

kör sağır kuyulara serpip tenimi
nerden bileceksin
yitik bir dal gibi yalnızlığa yürürdün

yüreğinin toprağıyla kuşatılmış
damlaydım
d
e
r
k
e
n
sönmeye benzerdim



nilüfer altunkaya
akatalpa